Kadın Hareketinden

Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz; İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula!

İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıların iyice yoğunlaştığı ve AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un “Sözleşmeden çıkılır” dediği Temmuz ayını ve “Acaba hangi AKP MYK’sında sözleşmeye dair nihai kararı verecekler?” diye belirsizlik içinde nöbet tuttuğumuz Ağustos’u epey hareketli geçirdik. Çok farklı bileşenleriyle, görüşleriyle, kesimleriyle kadın hareketinin tamamı İstanbul Sözleşmesi konusuna kilitlendi – hem sözleşme kadınların şiddetten korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki bağlantıyı kuran çok temel bir metin olduğu için hem de mevzubahis olan aslında sözleşmeden çok daha fazlası, varoluşumuzun ta kendisi olduğu için. Meclis kapanmadan önce gündemde olan, çocuklara yönelik cinsel istismar suçu işleyenlere evlilik yoluyla af getirme çabalarına karşı, (daha sonradan EŞİK – “Eşitlik için Kadın Platformu” adını alan) TCK 103 Kadın Platformu’nun çağrısıyla 11 Temmuz’da 30’dan fazla ilde sokağa çıkmıştık. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılacağı, buna yönelik kararın da 5 Ağustos’ta yapılacak AKP Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) alınacağı sinyalleri verilmeye başlayınca ise çok daha kitlesel ve güçlü bir şekilde karşı koymamız gerektiğini biliyorduk. Her ilde sokağa çıkanların, sözleşmeye sahip çıkanların sayısı artmalıydı. Bunun önündeki en önemli engellerden ikisi de pandemi koşulları ve İstanbul Sözleşmesi’nin bilinirliğinin düşük olmasıydı.

Öncelikle kendi bulunduğumuz yerelleri güçlendirerek hareket edelim dedik. Bizim için burası İstanbul’du. Dolayısıyla Temmuz ayının sonlarına doğru Kadınlar Birlikte Güçlü’yü de aşan, örgütlerden, sendikalardan, odalardan, partilerden ve tek tek kişilerden, feministlerden oluşan bir toplam olarak bir araya geldik ve İstanbul’da sözleşmeyle ilgili sokağı örgütleyecek bir kampanya yapma ihtiyacı üzerine konuştuk. Ama kampanya kararını da sokakta hep birlikte alalım, içeriğini, adını katılacaklarla beraber belirleyelim istiyorduk. Bunun için 26 Temmuz’da Abbasağa parkında bir forum yapmaya karar verdik. Forum tarihinden bir gün önce apar topar alınan bir kararla, Abbasağa parkının “pandemi önlemi” bahanesiyle İl Hıfzıssıhha Kurulu tarafından etkinliklere kapatıldığını ancak parka gidip polis engeliyle karşılaştığımızda öğrendik. Belli ki AVM gibi kapalı alanlarda, metrobüslerde bulaşmayan virüs, kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni konuşmak üzere bir parkta toplandığında tehlike arz ediyordu! Polis engeline rağmen Abbasağa parkı önünde toplanan yüzlerce kadın önce Beşiktaş çarşı içinden yürüyüş yaptık, sonra da Barbaros Hayrettin Paşa meydanında forumumuzu gerçekleştirdik. Böylece “Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz; İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula!” kampanyasını İstanbul’da başlattık.

Kampanyanın ilk ayağı sözleşmenin yürürlüğe girmesinin yıldönümü olan 1 Ağustos’ta bir sosyal medya eylemiydi. #İstanbulSözleşmesindenVazgeçmiyoruz dediğimiz bu eylemle 5 Ağustos’ta, yani AKP MYK’sının yapılacağı gün, kadınları sokağa çağırdık. 5 Ağustos akşamı Kadıköy rıhtımda toplanan binlerce kadın, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygula” yazılı mor maskelerimizle ve ellerimizde erkek şiddetinin aramızdan aldığı, ama sözleşme etkin uygulanmış olsa bugün hayatta olabilecek kadınların adlarıyla açık kürsüden seslendik: “Sadece sözleşmenin iptali gündeminin ortadan kalkmasını değil, sözleşmenin devleti yapmakla yükümlü kıldığı tüm koruma, önleme, kovuşturma, tazminat, çok dilli ve anadilinde destek, eşitlik politikaları geliştirme ve uygulama sorumluluklarının da hemen yerine getirilmesini istiyoruz.” İzmir’de benzer bir kampanya yürüten ve aynı gün sokağa çıkan arkadaşlarımıza yapılan polis saldırısına karşı da olanca gücümüzle ses çıkardık.

Pandemiye rağmen her yerden yükselen bu tepki AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’ni konuşmayı ertelemesine sebep oldu. 5 Ağustos tarihi önce 13 sonra 18 Ağustos’a ertelendi. Biz de, bir sonraki adımımızda, hem son yıllarda sıkça karşı karşıya kaldığımız bu sürüncemede bırakıp belirsizlik yaratarak tepkileri azaltma yöntemiyle baş etmek hem de İstanbul Sözleşmesi’nin mahalleler düzeyinde bilinirliğini artırmak için bir nöbet sistemi oluşturduk. Billboardlar, mor maskeler ve broşürlerimizle sözümüzü yaymaya giriştik. 9 Ağustos Pazar gününden başlayarak mahalleden mahalleye “nöbet zinciri” kurduk, her gün bir veya birkaç mahalle İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin ister broşür dağıtımı ister eylem ya da forum yapıyor, ertesi gün için başka bir mahalleye çağrı yapıyordu. 1 hafta sürmesini beklediğimiz bu zincir 21 Ağustos’a kadar devam etti ve İstanbul’un toplam 30’a yakın mahallesinde ses çıkarmış, sözleşmeyi anlatmış olduk. Sokaktaki bu zincire, sosyal medyada sözleşmenin maddelerini okuduğumuz/okumaya çağırdığımız – böylece tüm çarpıtmalara rağmen sözleşmenin gerçekte ne dediğini ağızdan ağıza aktarmayı hedeflediğimiz – başka bir zincirle eşlik ettik. 18 Ağustos MYK’sından hemen önce ise, bizim adımıza bizim hakkımızda karar veremezsiniz, “karar kadınların!” dedik, demeye de devam ediyoruz.

Şimdilik İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gündemi geri plana düşmüş görünse de, LGBTİ+ düşmanlığıyla 4. maddeye müdahale etme, değiştirme, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini ayrımcılık yasağı kapsamından çıkarma, toplumsal cinsiyet eşitliği ifadesini (yani sözleşmenin temelini, ruhunu) hedef alma hali sürüyor. Biz de zaten kampanyayı, hep birlikte tartıştığımız ilk forumda, yalnızca İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi engellemek değil, şimdiye kadar etkin uygulanmadığını görünür kılarak uygulatma hedefiyle kurguladığımız için mücadeleyi sürdürüyoruz. Broşürlerimizle, binlerce bastırdığımız mor maskelerimizle, duvar gazetesi ve stickerlarımızla sokak sokak “İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula!” demeye hazırlanıyoruz!

36. Sayıyı Görüntüle >

Yorumları Görüntüle

Yanıtla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

EN ÇOK OKUNANLAR

Copyright © 2020 Kadının İnsan Hakları. Tüm Hakları saklıdır.
Mor Bülten, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nin süreli yayınıdır. Mor Bülten'de yazar ismi ile yayınlanan yazılardaki görüşler yazara aittir ve bunların derneğimizin görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Yukarı