Bir süredir her Mor Bülten’de olduğu gibi bu sayıda da dünyadan kadın ve LGBTİ+ mücadelelerinin kazanımlarının, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili haberlerin bir kısmını sizler için derledik.
2022 yılının ikinci yarısına damgasını vuran 22 yaşındaki Kürt kadın Mahsa Amini’nin “ahlak polisi” olarak bilinen irşad devriyeleri tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle Tahran’da gözaltına alınarak öldürülmesinin ardından İran’da kadınların başlattığı ve ülkenin her yerine yayılan uzun soluklu direniş oldu. Protestocuların sokaklarda öldürülmesine varan yoğun polis şiddeti ve her türlü baskıya rağmen kadınların başını çektiği eylemlerle İran halkı özgürlükleri için verdikleri ısrarlı mücadeleden vazgeçmiyor. Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü’nün (IHR) açıklamasına göre 16 Eylül’den bu yana devam eden protestolarda yaşamını kaybedenlerin sayısı 22 Kasım itibariyle 416. Öldürülenler arasında çocuklar da var. Kasım ayının ilk yarısında çeşitli kaynakların paylaştığı sayılara göre, 15 bine yakın kişi protestolara katıldıkları gerekçesiyle tutuklu. Asıl sloganı “Jin Jiyan Azadî” (Kadın Yaşam Özgürlük) olan eylemlere dünyanın her yerinden kadınlar destek vermeye, aralarında Türkiye, Almanya ve İtalya’nın da bulunduğu ülkelerde kalabalık katılımlı dayanışma eylemleri düzenlenmeye devam ediyor.
Ağustos’ta İskoçya’da “Regl Ürünleri Yasası” yürürlüğe girdi. Böylece ilk kez bir ülke, temel ihtiyaç olan regl ürünlerine ücretsiz erişimi yasallaştırmış oldu. 2016 yılında hazırlanan ilgili yasa önerisi 2020’de oybirliğiyle parlamentoda kabul edilmişti. Ürünlere, geliştirilen bir telefon uygulaması üzerinden ulaşılabilecek. UNFPA Türkiye’nin yakın zamanda yayınladığı raporda da derinleşen yoksulluk dolayısıyla Türkiye’de 10 kadından beşinin ve 10 kız çocuğundan dördünün regl ürünlerine ulaşamadığı ortaya konmuştu.
Ekvador’da Eylül ayında kaybolmasının ardından ölü bulunan Maria Belen Bernal’in erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Bunun üzerine binlerce kadın sokaklara çıktı. Kadın hakları örgütlerinin “kadın cinayetleri devletine karşı birlik olma” çağrısıyla başlayan ve “yaşamak istiyoruz” sloganlarının atıldığı protestolarda polis şiddetine dikkat çeken pankartlar taşındı. Bernal kaybolmadan önce en son kocasının çalıştığı polis karakoluna girerken görülmüş, kayıp ihbarından günler sonra ise cesedi polis karakoluna yakın bir yerde bulunmuştu. 34 yaşındaki avukat Bernal’in ölümünün baş şüphelisi olan kocası German Caceres kayıp ihbarının ardından sorgulanıp serbest bırakıldıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Protestoların ardından Cumhurbaşkanı tarafından iki generalin ve İçişleri Bakanı’nın görevden alınması talimatı verildi.
Bu sene 79’uncusu gerçekleştirilen Venedik Film Festivali kapsamındaki Sinemada Kadın Ödülü (WICA) ödülü, Gezi davasındaki mahkumiyet kararının ardından cezaevine gönderilen sinemacı Çiğdem Mater’e verildi. Sinema alanında kadınların başarılarını gündeme getirmeyi hedefleyen WICA 2022 ödülünü alan diğer isimler de tören sırasında Çiğdem Mater’e dayanışma ve destek mesajlarını iletti. Ayrıca festival kapsamında Uluslararası Risk Altındaki Film Yapımcıları Koalisyonu (ICFR) iş birliğinde düzenlenen panelde yönetmen Sinem Sakaoğlu, Çiğdem Mater’in hukuksuz ve temelsiz suçlamalarla tutuklanmasına ilişkin bir konuşma gerçekleştirdi.
Avrupa’nın en kapsamlı LGBTİ+ etkinliği olan ve her sene başka bir Avrupa şehrinde gerçekleştirilen EuroPride’a bu sene 12-18 Eylül arasında Sırbistan’ın başkenti Belgrad ev sahipliği yaptı ama süreç boyunca çeşitli yasaklama girişimleriyle karşılaşıldı. Öncelikle 15 Ağustos’ta, Sırp Ortodoks Kilisesi’nin de dahil olduğu bir Onur Yürüyüşü karşıtı yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşte “Batı’nın eşcinsel geçit töreni ve işgalini istemiyoruz!” dövizleri taşındı. Ağustos sonunda ülkenin Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada LGBTİ+ Onur Yürüyüşü ve EuroPride’ın iptal edileceğini veya erteleneceğini belirtti. EuroPride, bu açıklama üzerine, bu karara rağmen yürüyüş ve etkinliğin gerçekleştireceğini ifade etti. EuroPride organizatörleri ve Sırbistan hükümeti arasında süren görüşmelerin ardından 13 Eylül’de Sırbistan polisi yürüyüşün gerçekleştirilmeyeceğini duyurdu. Ne var ki hem Sırbistan’daki hem de uluslararası LGBTİ+ hareketleri ısrarlarından vazgeçmedi, insan hakları grupları ve AB’den de hükümete yasağı kaldırması konusunda çağrılar geldi. Sonunda, hükümetten yürüyüşün gerçekleştirileceği ve katılımcıların güvenliğinin sağlanacağı haberi geldi. LGBTİ+ karşıtı protestocuların provokasyonlarına rağmen büyük bir olay yaşanmayan yürüyüşle ilgili Türkiye’den yürüyüşe katılan aktivistler arasında olan ekibimizden Özlem Şen şu yorumu yaptı: “… nefret söylemleri ile eyleme geçen sağ muhafazakar kesim, hükümetin sessizliği ve Cumhurbaşkanı’nın yasak desteğine rağmen varoluşumuzu engelleyemedikleri gibi onur yürüyüşümüzü de engelleyemediler.”
Küba’da evlilik eşitliği düzenlemesini de içeren kapsamlı aile hukuku yasası Eylül ayında gerçekleştirilen referandumda oylandı ve kabul edildi. Eşcinsel evliliği de kapsayan yasa tasarısı, Küba’da LGBTİ+ hakları aktivistleri tarafından uzun zamandır yürütülen çalışmaların sonucu. Ayrıca, tasarı son haline getirilmeden yerel gruplar aracılığıyla müzakereye açıldı ve değişiklikler yapıldı. Evanjelik kilisesinin karşısında yer aldığı yasa değişikliğinde taşıyıcı gebelik, toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı önlemler ve yaşlıların korunması gibi çeşitli konularda düzenlemeler bulunuyor. Ekim ayında ise Meksika’nın kuzeydoğusundaki sınır eyaleti Tamaulipas’ta ve hemen öncesinde de Guerrero eyaletinde eşcinsel evliliğin yasallaştırılmasıyla ülkenin 32 eyaletinin tamamında evlilik eşitliği yasallaşmış oldu. Meksika Yüksek Mahkemesi 2015’te aldığı kararla eşcinsel evliliğin eyalet kanunlarında yasaklanmasının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Bir diğer evlilik eşitliği haberi de Slovenya’dan. Ekim ayında yapılan değişiklikle ülkede eşcinsel evlilik yasal hale geldi. Böylece Slovenya evlilik eşitliğinin yasallaştırıldığı ilk eski Yugoslavya ve Doğu Avrupa ülkesi oldu. Temmuz ayında Slovenya Anayasa Mahkemesi, eşcinsel çiftlerin evlilik hakkı olmamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğuna hükmetmişti.
Eylül sonunda verdiği bir kararda, Hindistan Yüksek Mahkemesi, medeni durumuna bakılmaksızın ülkedeki tüm kadınların 24 haftaya kadar kürtaj yaptırabileceğine hükmetti. Medeni durumlarına bakılmaksızın tüm kadınların güvenli ve yasal kürtaj hakkına sahip olduğu ve evli olmayan kadınları rızaya dayalı ilişkilerde dışlamanın anayasaya aykırı olacağı ifade edilen kararda “kürtaj yaptırıp yaptırmama kararının, dış müdahale veya etkisi olmadan yalnızca kadının kendi durumuna göre karar verebileceği, karmaşık yaşam koşullarına dayanan bir karar olduğunun” altı çizildi. Eylül ayı ortasında Macaristan’da kürtaj olmak isteyen kişilere fetüsün kalp atışlarının dinletilmesi zorunluluğu geldi. Düzenlemenin kadınlara danışılmadan yapıldığını ifade eden muhalif partiler, getirilen zorunluluğun, kürtajın hükümet tarafından gizlice zorlaştırılması anlamına geldiğine dikkat çekti.
Avrupa Komisyonu Ekim’de Türkiye’nin Avrupa Birliği adaylığı sürecine dair 2022 raporunu yayınladı. Türkiye’deki LGBTİ+ haklarına ilişkin durum raporda ayrıntılı şekilde ele alındı. Raporda, LGBTİ+’lara yönelik şiddet, ayrımcılık ve nefret söyleminin endişe verici düzeyde olduğu belirtilirken LGBTİ+ sivil toplum kuruluşlarının da hedef alındığına, bu süreçlere devlet görevlileri ve medyanın da dahiliyetine dikkat çekiliyor. Mevzuattaki ve kovuşturmadaki yetersizliklere, transların sağlık haklarına erişiminde süren sıkıntılara, LGBTİ+ mahpusların yaşadığı ayrımcılığa, faaliyet ve onur yürüyüşlerinin polis tarafından engellenmeye çalışıldığına, sansür uygulamalarına değinen komisyon, ayrıca istihdamda ayrımcılık ve sosyal politikalar alanında da atılması gereken adımlar olduğunu hatırlattı.
Geçtiğimiz yıl Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, kadınlar üzerindeki baskıcı uygulamalarına yenilerini eklemeye devam ediyor. Son olarak Kasım ayında Kabil’de kadınların lunapark ve parklara girişini yasakladı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Afganistan’da sokağa çıkan kadınlar Taliban baskısına itirazlarını dile getirdi ve tüm baskı ve şiddete rağmen haklarını savunmayı sürdüreceklerini, işlerine dönmek için mücadelelerinin devam edeceğini ifade etti. Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinin birinci yılı nedeniyle 15 Ağustos’ta Afganistan’da kadınlar yine sokağa çıkmış ve 15 Ağustos’u “Afganistan Kadın Dayanışma Günü” ilan ettiklerini duyurmuştu.
1975’te yapılan düzenlemeyle kürtajın suç olmaktan çıkarıldığı Fransa’da kürtaj hakkı anayasada güvence altında değil. Bu durumu değiştirmek amacıyla kürtaj hakkını olası saldırılara karşı anayasal koruma altına alacak yasa tasarısı 24 Kasım’da parlamentoya getirildi ve kabul edildi. Tasarı, yapılan oylamada 337 “evet” ve 32 “hayır” oyu alırken 18 kişi çekimser kaldı. Eğer tasarı senatodan da geçerse referandumla halk oylamasına sunulacak ve bu oylamanın sonucuna göre yasalaşabilecek. Benzer bir yasa tasarısı Eylül ayında senato tarafından, “Fransa’da kürtaj hakkı tehdit olmadığından böyle bir önleme gerek olmadığı” ifade edilerek reddedilmişti. Buna rağmen yakın tarihli bir anket, kürtaj hakkının %80 civarında desteklendiğini ve katılımcıların çoğunluğunun bu hakkın anayasaya eklenmesini istediğini ortaya koyuyor.
Arjantin’de askeri diktatörlük döneminde zorla kaybedilenlerin bulunması için hak mücadelesini uzun yıllardır sürdüren Plaza de Mayo Anneleri hareketinin önemli isimlerinden, Plaza de Mayo Anneleri Derneği başkanı Hebe Maria Pastor de Bonafini Kasım ayında, 93 yaşında hayatını kaybetti. Ülkede, Bonafini anısına üç günlük ulusal yas ilan edildi. Türkiye’deki zorla kaybetmelerle ilgili benzer bir mücadeleyi yürüten Cumartesi Anneleri’nin paylaştıkları taziye mesajında “Güle güle Bonafini annemiz, hatıran ve mücadelen bize yol göstermeye devam edecek.” denildi.