Her doğum günü özel ve kıymetlidir. Ancak bu sene bizim için biraz daha özel. Çünkü binlerce kadının emeği ile yoğrulmuş, ilmek ilmek işlenerek bu günlere gelmiş bir oluşumun, Kadının İnsan Hakları Derneği’nin 30’uncu yaşını kutluyoruz!
1990’ların ilk çeyreği Türkiye kadın hareketi için de oldukça önemli bir döneme işaret eder. Liberal politikaların güç kazanması ile beraber, bağımsız kadın örgütleri giderek azalan kamu hizmetlerini üstlenecek çalışmaların yürütücüsü olarak STK’laşmaya başladı.[1] “Özel alan politiktir” şiarıyla yola çıkan kadın örgütleri, cinsiyet eşitliği, yasalarda var olan hakları öğrenmek, kadınların sosyal ve ekonomik açıdan güçlenmesi, kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizin görünür olması gibi birçok insani talep için yoğun bir mücadeleye girişti. 1990’da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, 1993 yılında ise Kadın Dayanışma Vakfı ve Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği kuruldu. Buz mavisi kot, altı lastikli tayt, kelebek toka ve Kenan Doğulu’nun güneş kolyesi döneme damgasını vururken kadınlar her fırsatta bir araya gelerek yasalarda yer alan haklarını konuşuyor, birbirinden öğrenmenin ve kadın dayanışmasının gücünü keşfediyordu. Afişler elle çizilip fotokopi makinelerinde çoğaltılıyor, kadınlar vapurlarda tacize karşı mor iğneyi tanıtıyordu. O günlerde, bir yasal okuryazarlık projesi olarak ortaya çıkan Kadının İnsan Hakları Eğitimi’nin Ümraniye’de açılan ilk grubunu, derneğin kurucularından Pınar İlkkaracan şöyle anlatıyor:
“Grup çalışması için onlara bir önerim vardı, dedim ki 20-25 kişiyi geçmesin. Bir mahallede 50 kişiden talep gelmiş, ‘Bizim eğiticimiz 20 kişi dedi, başka alamayız.’ demişler. Giriş katında bir evde yapılıyor toplantı. Geri kalan 30 kadın toplanıp gelmiş, camı tıklatıyorlar, diyorlar ki bari camı açsanız da biz dışarıdan dinlesek olmaz mı?”
Kadının İnsan Hakları Derneği, tek bir kadını bile dışarda bırakmayarak, hak temelli, kapsayıcı ve eşitlikçi çalışmalarıyla günümüzde kadar on binlerce kadına dokundu ve dokunmaya devam ediyor. Kuşkusuz ki geçen bu 30 yılda, siyasi iklimler, ekonomik göstergeler, iktidarlar, kültürel kodlar, moda akımları, popüler müzik listeleri oldukça değişti, teknoloji gelişti ama değişmeyen değişmeyen bir şey varsa o da kadınların heyecanı ve tüm yaşananlara rağmen azalmayan, aksine güçlenen ve çoğalan mücadeleci ruhu. “Hak ediyoruz!” deme cüretini gösteren, önce kendilerini sonra çevrelerini değiştiren kadınlar, iyi ki varsınız!
İyi ki doğdun KİH! Tüm kadınların ve LGBTİ+’ların güçlü, özgür ve eşit hissettiği daha nice yıllara…
[1] Serpil Sancar, Türkiye’de Kadın Hareketinin Politiği: Tarihsel Bağlam, Politik Gündem ve Özgünlükler