KİH-YÇ ve KAOS GL olarak 2019’dan beri toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin haklarımıza yönelik saldırılarına karşı feministler ve LGBTİ+’ların birlikte mücadelesinin önemini vurgulamak ve beraber yeni stratejiler geliştirmek üzere dayanışma vurgusuyla etkinlikler düzenliyoruz. Her iki derneğin de üyesi olduğu Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu’nun (CSBR) her yılın 9 Kasım tarihinde gerçekleştirdiği Ortak Mücadele Hep Birlikte (ODOS) Kampanyası kapsamında başlattığımız iş birliği ve dayanışmamızı sürdürmeye bu sene 17 Mayıs Derneği’nin de katılımı ve katkılarıyla devam ettik. Yoksulluk ve ekonomik krizin kadınlar ve LGBTİ+’lar üzerindeki etkilerini, güçlü aile söylemi üzerinden bize yönelen baskıları ve seçime giderken bu ağır politik ortamda talep ve tahayyüllerimizi konuştuğumuz bir günlük bir forum düzenledik. Devlet ve polis şiddetinin arttığı bu zor dönemde feminist hareket, LGBTİ+ örgütleri ve insan hakları örgütlerinden 38 kişinin katıldığı, İstanbul’da gerçekleşen etkinliğimizden bu sene de dayanışmanın verdiği güçle ayrıldık.
Uluslararası ve ulusal mecralarda İstanbul Sözleşmesi, kadın hakları ve LGBTİ+ hakları karşıtlığı ile aile bütünlüğünün korunması söylemi üzerinden din odaklı, erkek egemen, heteronormatif bir dünya görüşünün yaygınlaşarak birçok ülkede iktidara geldiğini ve politikaların toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığı üzerinden kurulduğunu gördüğümüz ve bu örgütlenme ve politikalara karşı nasıl ittifaklar kuracağımızı tartışmaya başladığımız günden bugüne iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi, LGBTİ+’lara açıktan ilan ettiği savaşta el yükseltti ve derinleşen ekonomik krizle birlikte hayatlarımızın da derinden etkilendiği bir döneme girdik. Önümüzdeki seçimlere giderken bizler, feministler ve LGBTİ+’lar olarak yaşadıklarımızı birbirimizle paylaşma fırsatı bulduk. Hem iktidar hem de muhalefet tarafından dayatılan gündemlere ya da görünmezliğe karşı ne tür söylem ve eylemlilikler geliştirebileceğimizi birlikte düşünmek istedik.
Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz forumu üç ana başlık etrafında kurguladık. İlk oturumda yoksulluk ve ekonomik krizin etkilerini, ikinci oturumda “güçlü aile” söylemi üzerinden iktidarın hayatlarımız, bedenlerimiz ve emeğimiz üzerinde kurmaya çalıştığı tahakkümü, son oturumda da bizi görmezden gelen muhalefetin ve dışlayıcı siyasetin karşısında taleplerimizin neler olduğunu birbirimizden güç alarak başka bir dünyanın imkanları üzerine konuştuk. Forumun ilk oturumunda, patriyarkaya karşı mücadeleetmek ve onurlu bir yaşam sürmek için dayanışmanın inceliğini nasıl bir politik zeminde örebileceğimiz üzerine derinlemesine konuştuk. İkinci oturumda İstanbul Sözleşmesi’nden “ailenin korunması” gibi tam olarak kimin neyden korunduğunu anlamadığımız bir söylemle çekilen iktidarın yine “ailenin korunması” adı altında nefret söylemini körükleyen Anayasa’da değişiklik önerisini, LGBTİ+’lara karşı bu bağlamda yükseltilen nefret siyasetinin nereye tekabül ettiğini ve buna karşı üretilecek söylemlerin neler olabileceğini tartıştık. Son oturumda ise kadınların ve LGBTİ+’ların bedenleri, emekleri, kimlikleri, yaşamları seçim malzemesi yapılırken taleplerimizi duymayan ve bizi görmezden gelen “muhalif” siyasete nasıl müdahale edebileceğimizi konuştuk. Kadınlar, LGBTİ+’lar, dışlananlar, görmezden gelinenler olarak bizler nasıl bir söz ve eylemlilik örgütleyebileceğimiz üzerine tartıştık. Feministlere ve LGBTİ+’lara sağ otoriter iktidarlardan yükselen saldırılara karşı kazanımlarımızı ve mücadelemizi birbirimize hatırlatarak çıktığımız, dayanışmamızdan ve birbirimizden güç aldığımız forumun kapanışında “nesne değil, özneyiz diyerek” umutla ve güllümle ayrıldık.
2019’dan bugüne neler yaptık?
2019 yılında KİH-YÇ ve KAOS GL olarak bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz ilk buluşma dünyada ve Türkiye’de kadın ve LGBTİ+ haklarına yönelik giderek daha örgütlü hale gelen saldırılara karşı birlikte mücadele yolları aramak için “Dayanışma Yaşatır Çalıştayı” idi. Bu kapsamda akademi, aktivizm, hukuk, medya, uluslararası savunuculuk temaları etrafında yürüttüğümüz çalıştayda tematik sorun alanlarını tespit ettik ve çözüm önerileri getirmeye çalıştık. İki dernek olarak dayanışmamızı sınırları aşacak şekilde genişletmek için bir sene sonra 9 Kasım 2020’de tekrar bir araya geldik ve LGBTİ+ ve kadın haklarına yönelik küresel saldırıları, bu saldırılara karşı direniş yöntemlerini tartışmak, sınırları aşan aktivizmden “ilham almak” için “Dayanışma Sınır Tanımaz” panelini düzenledik. 9 Kasım 2021’de İstanbul Sözleşmesi ile yeniden yükselen tüm tartışmalara bir adım geriden bakmak, toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramlarının yeniden üzerine düşünmek istedik. Bu amaçla “Feminizmden Kuir Teoriye Toplumsal Cinsiyet” adlı panelde toplumsal cinsiyet kavramının kuramsal, politik ve tarihsel gelişiminde toplumsal cinsiyetin ne ara ve nasıl LGBTİ+ hakları mücadelesinin anahtar kavramlarından biri haline geldiğini, trans dışlayıcı feminist görüşlerin ortaya çıkmasına ve yıllar içinde daha da görünür olmasına zemin hazırlayan kuramsal ve tarihsel dönüşümleri, Türkiye’de bu tartışmaların feminist hareket içindeki yansımalarını, Türkiye feminist ve LGBTİ+ hareketi arasındaki tarihsel ittifakları ve yakın gelecekteki ittifak olanaklarını tartıştık.
