2016 yılında Türk Ceza Kanunu’nun 103. Maddesi’nde değişiklik yapılarak çocuk cinsel istismarcılarına “evlilik” adı altında af getirme yasa teklifi TBMM gündemine geldi; benzer girişim, son olarak Nisan 2020’de Covid-19 karantina sürecinde çıkartılan İnfaz Yasası’nın Meclis’teki görüşmeleri sırasında gündeme geldi. Her iki girişim de, kadın hareketinin ve kamuoyunun itirazları sonucunda geri çekilmekle birlikte, gündemde tutulmaya devam etti ve ediyor.
Mayıs 2020’de, toplum hayatımızda çok önemli sorunlar yaratacak, kız çocuklarının sadece çocukluk değil, geleceklerinde de ‘en temel insan hakları’ kayıplarına yol açacak ve neredeyse onarılması mümkün olmayan geri dönüşsüz sonuçları olacak bu düzenlemelere karşı mücadele etmek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek üzere, EŞİTİZ grubunun, Türkiye kadın hakları savunucularına bir daveti oldu: 27 Mayıs 2020 günü, Türkiye’nin çeşitli kentlerinden kadınlar ve kadın örgütleri, çocuk istismarcılarına af getirilmesi girişimlerine karşı bir Zoom toplantısında 134 kadın olarak bir araya geldi. Toplantıda, çocuk cinsel istismarcılarına getirilecek affın “bir kerelik” olmayacağının, Anayasa Mahkemesi’nin vereceği bir ya da birden çok karar ile bundan sonraki tüm çocuk istismarcılarını da kapsar hale gelebileceğinin ve aynı şekilde her yaştan kadın için tecavüzcü ile “evlilik” bahanesiyle tecavüzde de cezasızlık getirilme tehlikesi olduğunun altı çizildi.
Kadın örgütleri olarak çocuk istismarı konusundaki af girişimlerine karşı ortak bir kampanya ile mücadele etme konusunda bir fikir birliği ortaya çıktı. Her Çarşamba günü Zoom toplantıları yapılarak, en önemli sorunun, yasaların kendisinde değil, yasaların cinsiyetçi bir yaklaşımla uygulanmasında olduğu tespitinde ortaklaşıldı; Türkiye kadın hareketi olarak, bu aşamada öncelikli ve acil talebin, bir yasa değişikliği olmadığının altı çizildi. Mevcut yasaların, çocuk istismarını engelleyecek ve cinsiyet ayrımcılığı yapmayacak biçimde bir devlet politikası olarak ödünsüz bir biçimde uygulanması gerektiği vurgulandı.
Çocuk Yaşta Evlendirmeler Suçtur
Hukuken “0-15 yaş arasında cinsel ilişkiye rıza” tartışmasının yapılamayacağı; “genç evliliği”, “akran evliliği” gibi adlar altında, evlilik ve/veya yetişkinlerin çocuklarla girişeceği cinsel eylemler konusunda Medeni Yasa ve Ceza Yasası’nda kadınlar ve çocuklar aleyhine hiçbir değişikliğe izin verilemeyeceğinde hemfikir olundu. Buna göre kız çocuklarının sağlık, eğitim vb temel insan haklarının ihlal edilmesinin ötesinde, geleceğe ilişkin haklarından da yoksun bırakılması gibi sonuçları olacağı belirtildi.
Çocukların cinsel istismarını önlemeye dönük ortaya çıkan Kampanya’nın acil hedefi, TCK 103 Affı’nın Meclis gündemine getirilmemesini sağlamak olarak belirlendi. Bu engellenemediği takdirde mecliste yasalaşmaması için yapılabilecekler konusunda birlikte düşünmek gerektiği de vurgulandı. Kampanya sürecinde, koordineli çalışmak üzere çeşitli çalışma grupları oluşturuldu. Her hafta yapılan Zoom Toplantılarının, bir genel kurul niteliğinde ‘asıl karar alınan organ’ olarak çalışmasına, Koordinasyon Kurulu’nun sadece işleyişi kolaylaştırmaya yarayacağı belirtildi. Türkiye kadın hareketinin deneyim ve bilgi birikiminin ortaya çıkardığı demokratik, eşitlikçi ve hakkaniyetli çalışma yöntemleri ile Kampanya’nın yürütülmesinde, yatay eksenli, katılımcı karar alma süreçlerinin önemine dikkat çekildi; yatay bilgi akışının, ortak, eşzamanlı çalışabilmeye imkan yaratacağı vurgulandı.
Kampanya dilinin, kullanılacak terminolojinin, kavramların anlam ve bağlamlarının hassasiyetinin tartışıldığı toplantılarda, cinsiyetçi içerik ve referanslara dikkat çekildi. Örneğin, ‘çocuk gelin’, ‘erken-genç evlilik’, ‘çocuk anneler’, ‘zorla evlendirilme’ değil, ‘zorla evlendirme’ gibi faili özne yapan ve ‘zor’a işaret eden bir dilin, suç teşkil eden fiilin sorumluluğunu çocuğa değil, yetişkine veren bir dilin kullanılması gerektiğinde hemfikir olundu. Böylece “Çocuk Yaşta Evlendirme” teriminin durumu en iyi ifade eden terim olduğunda anlaşıldı.
Kampanya için ortak zemini belirleyen 237 kadın örgütünün imzaladığı bir Çerçeve Metin ve konuyla ilgili bilgileri içeren bir Bilgi Dosyası oluşturuldu ve çocuk istismarının, 6284, İstanbul Sözleşmesi, nafaka gibi güncel tehdit altındaki haklarla ilişki ve bütünselliğinin öneminin altı çizildi. Platform bileşenleri 9 Temmuz’da bir basın toplantısı düzenleyerek bu konuyu 2016 yılından bu yana gündemde tutan hükümete, söz konusu yasa değişikliği girişimlerine son vermesi çağrısında bulundu. Salgın koşularında çeşitli dijital araçlar kullanılarak örgütlenmeye çalışılan Kampanyamız Türkiye’nin pek çok yerinden kadın örgütünün katılımıyla devam ediyor. Hepinizi kampanyamıza destek olmaya davet ediyoruz.