Kadın Hareketinden

171 Kadın ve LGBTİ+ Örgütü Olarak Muhalefet Partilerine Çağrımızdır: Anayasa Değişikliğine HAYIR!

Biz aşağıda imzası bulunan kadın ve LGBTİ+ örgütleri, Anayasa’nın eşitlik ve laiklik ilkelerine açıkça aykırı ve ayrımcı Anayasa değişikliği teklifini reddediyor ve tüm muhalefet partilerini bu teklife karşı durmaya ve HAYIR demeye çağırıyoruz.

9.12.2022 tarihinde AKP; MHP, BBP’den 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü ve “ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddelerine ilişkin bir anayasa değişikliği teklifi sunmuştur. Önerilen haliyle değişiklik teklifi anayasanın ruhuna ve evrensel insan hakları normlarına açıkça aykırı ve ayrımcıdır. Ayrıca teklif anayasa yapım tekniği ve kamuoyunun gündemine getirilme biçimi bakımından da kabul edilemez niteliktedir.

Anayasalar, bir toplumu toplum yapan, kapsayıcı, çoğulcu ve kurucu temel metinlerdir. Anayasalar, hak ve özgürlükleri en üst düzeyde güvence altına alır ve herkesin doğuştan sahip olduğu evrensel insan haklarından eksiksiz ve eşit bir şekilde yararlanmasının teminatıdır. Bu nedenle insan haklarına saygılı demokratik hukuk devletlerinde anayasalar bir kişiye, gruba ya da zümreye imtiyaz tanıyamayacağı gibi yurttaşlar arasında ayrımcılık yaratan hükümler de içeremez. Türkiye Anayasası da, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın gereği olarak “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesinde “herkesin kanun önünde eşit olduğunu” ve “devletin bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu” garanti altına almaktadır.

Anayasa’da Yapılması Teklif Edilen Değişiklikler Anayasa’nın Eşitlik, Laiklik ve İnsan Haklarına Saygılı Olma İlkeleriyle Temelden Çelişmektedir.

  1. Madde 24 bakımından: Değişiklik teklifi ile “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddeye “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacağı” ve “hiçbir kadının dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacağı ve bu nedenle kınanamayacağı, suçlanamayacağı ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacağı” hükmünün eklenmesi öngörülmektedir.

Söz konusu değişiklik teklifiyle 24’üncü maddeye eklenmek istenen ilk fıkra bakımından değerlendirilmesi gereken, Türkiye’nin gerek Anayasası gerekse taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri doğrultusunda kimseye din ve inanç temelli ayrımcılık yapmama ilkesi ile hali hazırda zaten yükümlü olduğu gerçeğidir. Öyle ki:

  • Anayasanın 10’uncu maddesine göre, kimseye cinsiyet, din veya mezhep temelli ayrımcılık yapılamaz ve “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek” ve özellikle “haklardan yararlanmada kadınlarla erkekler arasında eşitliğin hayata geçirilmesini sağlamak” zorundadır. Bu husus getirilmek istenen anayasa değişikliği teklifinin madde gerekçesinde de net bir şekilde ifade edilmiştir: Gerekçede “ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir” denilmiş, “dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların maruz kaldığı ayrımcı uygulamaların Anayasa’ya aykırı olduğu” bizzat değişiklik gerekçesinde ifade edilmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü” başlıklı 9’uncu maddesi ile sözleşmenin “ayrımcılık yasağı”nı düzenleyen 14’üncü maddesine göre Türkiye tüm yurttaşlarının “din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile ibadet özgürlüğünü ve dinini veya inancını açıklama özgürlüğü de dahil olmak üzere düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü tesis etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte, Türkiye, tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) uyarınca, hiçbir kadının “politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlamaya maruz bırakılamayacağını” temin ve tesis etmekle hali hazırda yükümlüdür.

24’üncü maddeye eklenmek istenen her iki fıkra birlikte değerlendirildiğinde, değişikliğin din ve vicdan hürriyeti açısından hak alanını genişletici değil, tam tersine, hak alanını daraltıcı, ayrımcı ve laiklik ilkesiyle çelişkili nitelikte olduğu görülmektedir. Öyle ki:

  • Değişiklik önerisi, her türlü dini inancın gereği olarak kullanılan dini sembol veya kılık kıyafete yönelik bir serbesti içermemekte, yalnızca İslam dinin belli bir mezhebine yönelik ve cinsiyetinden bağımsız olarak herkesin değil, yalnızca kadınların kullandığı başörtüsüne yönelik birtakım düzenlemeler öngörmektedir. Devlet, din ve inanç özgürlüğünün hayata geçirilmesinde yurttaşların sahip olduğu tüm din ve inançlara eşit mesafede durmakla yükümlüdür. Ne var ki, 24’üncü maddeye getirilmek istenen düzenleme ile din ve vicdan özgürlüğü yalnızca belli bir dini inanç üzerinden tarif edilmektedir. Fıkrada yalnızca kadınların başörtüsünün referans alınması kadın bedeni üzerinden son derece dar, ayrımcı ve laiklik ilkesi ile çelişir bir şekilde kılık kıyafete ilişkin devlet müdahalesinin önünü açmaktadır.
  • Söz konusu düzenleme, kadınlar arasında da “başı açık-başı örtülü” ayrımı yapması açısından son derece tehlikeli ve ayrımcıdır. Türkiye tarihi boyunca farklı biçimleriyle var olan başörtülü kadınlara yönelik ayrımcılık, yine başörtülü ve başörtüsüz kadınların ve LGBTİ+’ların yıllardır süren ortak mücadelesi sonucu kazanımlarla sonuçlanmıştır.[1] Türkiye’de kadınlar dini inançları veya kılık kıyafeti fark etmeksizin gerek kamusal gerek özel alanda kadın oldukları için ayrımcılığa ve erkek şiddetine maruz kalmakta, patriyarka karşısında baskılanmakta, kamusal hayattan dışlanmaktadır. Kadınlar, sırf kadın oldukları için erkek şiddetine ve ayrımcılığa maruz kalırken, devletin yükümlülüğü, Anayasanın 10’uncu maddesinde açıkça belirtildiği üzere, kadınlar arasında hiçbir ayrım yapılmaksızın kadına yönelik erkek şiddeti ve ayrımcılıkla mücadele etmek ve kadınlarla erkekler arasında fiili eşitliğin hayata geçirilmesini sağlamaktır. Teklif, bu haliyle, erkeklerin, kadın bedeni üzerinde kurmaya çalıştıkları tahakkümün, kadınların ne giyip ne giyemeyeceklerine yönelik baskı ve normlarla kadınları hak özneliğinden ve kamusal alandan dışlamaya yönelik patriyarkal zihniyetin bir tezahüründen ibarettir.
  1. Madde 41 bakımından: Gündemdeki teklif ile değişiklik yapılması öngörülen maddelerden diğeri ise Anayasanın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddesine yöneliktir. Değişiklik ile maddeye “evlilik birliğinin ancak kadın ile erkeğin evlenmesi ile kurulabileceği” ifadesinin eklenmesi önerilmektedir.
  • 41’inci maddeye getirilmek istenen değişiklik gerek Anayasaya gerekse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine açıkça aykırı ve ayrımcıdır; insan onuruna ve çoğulcu demokrasiye saldırı niteliğindedir.
  • İlgili düzenleme, ilk bakışta evlilik birliğinin zaten ancak bir kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabileceğini hüküm altına alan Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince son derece gereksiz bir tekrarmış gibi görünse de, madde gerekçesine bakıldığında, değişiklik teklifinin evrensel insan hakları normlarına ve Anayasaya açıkça aykırı ve ayrımcı olduğu görülmektedir. Öyle ki madde gerekçesinde amacın “aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması” olduğu ifadesine yer verilmiştir.
  • Madde gerekçesinde yer alan “sapkın akımlar” kısaca aileyi koruma altında bu yasa ile lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin kastedildiği, son 2 senedir iktidarın en üst kademeden yürüttüğü açık hedef gösterme ve nefret siyasetinden dolayı tüm kamuoyunun malumudur. Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes kanun önünde eşittir” ve devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmekle yükümlüdür. Anayasa’da güvence altına alınan eşitlik ilkesi gereği, bu yükümlülük lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kişiler için de aynen geçerlidir. Her ne kadar, maddede “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” birer ayrımcılık temeli olarak sayılmamışsa da, maddede yer bulan “ve benzeri sebeplerle” ifadesi gereği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık da eşitlik ilkesi kapsamında yasaklanmaktadır.
  • Türkiye’nin taraf olduğu gerek Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmeleri başta olmak üzere Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmeleri, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca, insan haklarından yararlanmada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık yapılamayacağı son derece açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve bu temelde yaşanan hak ihlallerine ilişkin külliyat sayılabilecek kadar gelişmiş bir içtihadı bulunmaktadır.
  • Anayasa’nın 41’inci maddesinin değişiklik gerekçesinde ifade edilen “sapkın akım” ifadesi, LGBTİ+’ların Anayasanın Madde 10 kapsamında eşitlik ilkesi korumasından dışlanması, nefret söylemi ile açıkça hedef haline getirilmesi, insan-dışılaştırılması, ve başta Medeni Kanun ve Ceza Kanunu olmak üzere mevzuatta ayrımcı ve insan haklarına temelden aykırı bazı değişikliklerin önünün açılması gibi son derece tehlikeli sonuçlar ve riskler taşımaktadır. Ayrıca, Anayasada LGBTİ+’lara yönelik olarak “sapkın akım” gibi bir ifadenin yer alması, mahkemelerin önüne gelen başvurularda hak ve hizmetlere erişimde cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve hak ihlali tespiti yapmasının önüne geçecektir.
  • Madde gerekçeleri Anayasaların yorumlanmasında tarihsel ve kültürel öneme sahip son derece önemli metinlerdir. Değişiklik teklifinin genel gerekçesinde “sapkın akım” ifadesinin dışında “kutsallık”, “kültür ve medeniyet anlayışı”, “güçlü aile”, “insan tabiatına uygun birliktelik”, “çürüme” gibi ifadelere yer verilmektedir. Tüm bu ifadeler evrensel insan hakları normlarıyla çelişmektedir ve iktidarın kadınlara ve toplumsal cinsiyet eşitliğine bakış açısını yansıtmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinin kaynağının toplumsal cinsiyet normları olduğunu reddeden, cinsiyetler arası tahakküm ilişkilerini görmezden gelen, kadınların toplumsal konumunu biyolojik özelliklerine indirgeyen bir bakış açısını dayatmaktadır. İnsan haklarına dayalı bir hukuk devletinin anayasasında yer verilmemesi gereken bu gibi muğlak ve ayrımcı ifadeler çoğulcu demokrasilere doğrudan bir tehdittir.
  1. Söz konusu değişiklik teklifi sadece anayasanın ruhuna ve evrensel insan hakları normlarına açıkça aykırı ve ayrımcı olmakla kalmayıp, anayasa yapım tekniği ve kamuoyunun gündemine getiriliş biçimi dolayısıyla da da kabul edilemez niteliktedir.
  • Demokratik hukuk devletlerinde anayasa değişiklikleri toplumun tüm kesimlerinin aktif katılımı ile ve son derece özenle yürütülmesi gereken yasa yapım süreçleridir. Söz konusu anayasa değişikliği teklifinin hazırlanmasında hiçbir kadın, örgütüne danışılmamış, tasarı toplumla hiçbir şekilde paylaşılmamıştır.
  • Söz konusu anayasa değişikliği, sıklıkla referandum ihtimali ile birlikte anılmaktadır. Demokratik bir hukuk devletinde temel hak ve özgürlükler hiçbir surette referandum konusu yapılamaz.

Konu kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların hakları başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlere geldiğinde Anayasayı uygulamayan, ihlal eden, Anayasaya aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınların en temel haklarını yok sayanların Anayasa değişiklik teklifini reddediyoruz. “Erken evlilik” ya da “küçüğün rızası” adı altında çocuk istismarının yıllardır yasal olarak önünü açmaya çalışan, her fırsatta toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadınların kazanılmış haklarına saldıran, LGBTİ+’lara yönelik her gün nefret suçu işlenen bu siyasi ortamda anayasa değişikliği yapılamaz. Kadınların bedenleri, LGBTİ+ların onurları, insan hak ve hürriyetleri siyasi malzeme yapılamaz. Devletin görevi, İstanbul Sözleşmesi’nin de vurguladığı üzere, bütünlüklü politikalar geliştirip uygulayarak şiddete maruz kalan kadın, çocuk ve LGBTİ+ları şiddetten uzaklaştırmak ve şiddet dolu ailelere hapsetmemektir Bu anayasa değişikliği teklifini temelden reddediyor, tüm kamuoyu ve muhalefeti bu teklife karşı durmaya ve hayır demeye çağırıyoruz.

İmzacılar:

  1. Adana Kadın Danışma Merkezi Sığınmaevi Derneği (AKDAM)
  2. Adana Kadın Platformu
  3. AĞ-DA Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dayanışma Ağı
  4. Akdeniz Antalya Aileleri Grubu
  5. Alevi Bektaş Derneği Kadın Meclisi
  6. Alevi Bektaşi Federasyonu Kadın Meclisi
  7. Alevi Kadınlar Birliği
  8. Anadolu Güç Birliği Konfederasyonu’ndan Kadınlar
  9. Anadolu Kadın Hareketi Derneği
  10. Anka Üreten Kadın Derneği
  11. Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği-GALADER
  12. Ankara Kadın Platformu
  13. Antakya Kadın Dayanışması
  14. Antalya Kadın Danışma Merkezi Ve Dayanışma Derneği
  15. Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği
  16. Avcılar Kadın Platformu
  17. Avrupa Alevi Kadınlar Birliği
  18. Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu
  19. Aydın Kadın Efeler Derneği
  20. Aydın LGBTİ+ Dayanışması
  21. Ayvalık Kadın İnisiyatifi
  22. Bir Kadın Bir Hayat Derneği
  23. Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu
  24. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
  25. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
  26. Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği
  27. Çağdaş Hukukçular Derneği Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu
  28. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden Kadınlar
  29. Çanakkale Feminist Dayanışma
  30. Çanakkale Kadın Platformu
  31. Çanakkale Muaf LGBTİA+
  32. Çankaya Kent Konseyi Kadın Meclisi
  33. ÇEKEV Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği
  34. Çukurova LGBTİ Dayanışma
  35. Datça Kadın Platformu
  36. Demir Leblebi Kadın Derneği
  37. Demokratik Alevi Derneği’nden Kadınlar
  38. Demokratik Kadın Hareketi
  39. Denizli Kadın Platfomu
  40. Denizli LGBTİ Aileleri Grubu
  41. Denizli Soroptimist Kulübü
  42. Direnişin Renkleri
  43. DİSK Emekli-Sen Çanakkale Kadın Birimi
  44. DİSK Basın-İş’ten Kadınlar ve LGBTİ+’lar
  45. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi
  46. Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu
  47. Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği
  48. Ege Kadın Buluşması Platformu
  49. Ekmek ve Gül
  50. Elder Kadın Danışma Merkezi El Emeğini Değerlendirme Derneği
  51. erktolia
  52. Eşit Yaşam Derneği
  53. Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu
  54. Ev Hanımları Dayanışma ve Kalkındırma Derneği (EVKAD)
  55. Feminamfi
  56. Feminart Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneği
  57. Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği
  58. Foça Barış Kadınları
  59. Genç Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Gençlik Çalışmaları ve Dayanışma Derneği
  60. Girişimci Kadınların Desteklenmesi Derneği
  61. Günebakan Kadın Derneği
  62. Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmalar Topluluğu
  63. Halkevci Kadınlar
  64. Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü
  65. Hatay Mor Dayanışma Kadın Derneği
  66. Havle Kadın Derneği
  67. HEVİ LGBTi+ Derneği
  68. İKUİR
  69. İnsan Hakları Derneği Kadın Komisyonu
  70. İnsan Hakları Derneği Aydın Şubesi Kadın Komisyonu
  71. İstanbul Kent Konseyi Kadın Meclisi
  72. İstanbul Üniversitesi Eşitlik Topluluğu
  73. İzmir Kadın Dayanışma Derneği
  74. İzmir Kent Konseyleri Kadın Meclisleri Birliği
  75. İzmir LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Grubu
  76. Kadın Adayları Destekleme Derneği Ankara Şubesi
  77. Kadın Çalışmaları Derneği
  78. Kadın Dayanışması
  79. Kadın Dayanışma Vakfı
  80. Kadın Hakları Derneği
  81. Kadın Haklarını Koruma Derneği Denizli Şubesi
  82. Kadın İşçi Dayanısma Derneği
  83. Kadın Koalisyonu Uluslararası Çalışma Grubu
  84. Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği
  85. Kadın Meclisleri
  86. Kadın Partisi
  87. Kadın Savunma Ağı
  88. Kadın Yazarlar Derneği
  89. Kadın Zamanı Derneği
  90. Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği
  91. Kadınlar Birlikte Güçlü
  92. Kadınlarla Dayanışma Vakfı – KADAV
  93. KAHDEM
  94. Kahraman Kadınlar Kooperatifi
  95. Kampüs Cadıları
  96. Karaburun Kadın Platformu
  97. Kaos GL
  98. Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
  99. KAZETE Kadın Gazetesi
  100. Keskesor Amed LGBTİ+ Oluşumu
  101. Keskesor Dersim LGBTİ+ Oluşumu
  102. Keskesor Van LGBTİ+ Oluşumu
  103. Kepez Özgür Kadın Dayanışması
  104. Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi
  105. Kırkyama Kadın Dayanışması
  106. Kırmızı Biber Derneği
  107. Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği
  108. Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği
  109. Kocaeli Kadın Platformu
  110. KuirAnka
  111. Kuir AYBÜ
  112. KuirMar (Marmara Üniversitesi LGBTİQAA+ Dayanışma Ağı)
  113. Kvinnofrigörelse I Förorten Stockholm
  114. Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği
  115. Lion Queer
  116. LİSTAG – LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği
  117. Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği
  118. Mardin Şahmaran Kadın Platformu
  119. Mavigöl Kadın Derneği
  120. Mersin Lgbt 7 Renk Derneği
  121. Mersin Bağımsız Kadın Derneği
  122. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
  123. Mor Dayanışma Kadın Derneği
  124. Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
  125. Mor Sarmaşık
  126. Muamma LGBTİ+ Derneği
  127. Muğla Kadın Dayanışma Grubu
  128. Ordu Kadını Güçlendirme Derneği
  129. Özgür Renkler Derneği
  130. Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği
  131. Patiska – Yaşlılıkta Kadın ve Teknoloji Platformu
  132. Puduhepa e.V.
  133. Rosa Kadın Derneği
  134. Sensiz Bir Eksik Derneği
  135. SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği
  136. Seyhan Kadın-Çocuk Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği
  137. Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD)
  138. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Kadın Komisyonu
  139. Star Kadın Derneği
  140. Şanlıurfa Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği
  141. Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Kadınlar ve LGBTİ+’lar
  142. TJA (Tevgera Jinên Azad/Özgür Kadın Hareketi)
  143. Toplumsal Rehabilitasyon Derneği’nden Kadınlar
  144. Türk Kadınlar Konseyi Derneği Denizli Şubesi
  145. Türk Kadınlar Birliği
  146. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
  147. Türkiye Gazeteciler Birliği Kadın ve LGBTİ Komisyonu
  148. Türkiye İşçi Partili Kadınlar
  149. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu
  150. TÜKD Antalya Şubesi
  151. TMMOB Adana İKK Kadın Çalışma Grubu
  152. TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu
  153. TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu
  154. Troida Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi
  155. TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu
  156. Uçan Süpürge Vakfı
  157. Urla Kadın Dayanışma Derneği
  158. Urla Kadın Platformu
  159. ÜniKuir Derneği
  160. Üniversiteli Feminist Kolektif
  161. Yalnız Yürümeyeceksin
  162. Yeni Demokrat Kadın
  163. Yeni Mahalle Kent Konseyi Kadın Meclisi
  164. Yoğurtçu Kadın Forumu
  165. 7 Renk LGBT Mersin
  166. 17+ Alevi Kadınlar
  167. 17 Mayıs Derneği
  168. 18 Haziran LGBTİ+ Dayanışma Derneği
  169. 29 Ekim Kadınları Derneği
  170. 78’liler Girişimi’nden Kadınlar

87 İnisiyatifi (87 Ayrımcılık ve Nefret Suçlarıyla Mücadele İnisiyatifi)’nden Kadınlar

[1] Türkiye’de Başörtüsü Yasaklarının ve Düzenlemelerinin Geçmişine yönelik bir inceleme için https://www.dogrulukpayi.com/zaman-tuneli/turkiye-de-basortusu-yasak-ve-duzenlemelerinin-gecmisi

Yorumları Görüntüle

Yanıtla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

EN ÇOK OKUNANLAR

Copyright © 2020 Kadının İnsan Hakları. Tüm Hakları saklıdır.
Mor Bülten, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nin süreli yayınıdır. Mor Bülten'de yazar ismi ile yayınlanan yazılardaki görüşler yazara aittir ve bunların derneğimizin görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Yukarı