Biz aşağıda imzası bulunan kadın ve LGBTİ+ örgütleri, Anayasa’nın eşitlik ve laiklik ilkelerine açıkça aykırı ve ayrımcı Anayasa değişikliği teklifini reddediyor ve tüm muhalefet partilerini bu teklife karşı durmaya ve HAYIR demeye çağırıyoruz.
9.12.2022 tarihinde AKP; MHP, BBP’den 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü ve “ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddelerine ilişkin bir anayasa değişikliği teklifi sunmuştur. Önerilen haliyle değişiklik teklifi anayasanın ruhuna ve evrensel insan hakları normlarına açıkça aykırı ve ayrımcıdır. Ayrıca teklif anayasa yapım tekniği ve kamuoyunun gündemine getirilme biçimi bakımından da kabul edilemez niteliktedir.
Anayasalar, bir toplumu toplum yapan, kapsayıcı, çoğulcu ve kurucu temel metinlerdir. Anayasalar, hak ve özgürlükleri en üst düzeyde güvence altına alır ve herkesin doğuştan sahip olduğu evrensel insan haklarından eksiksiz ve eşit bir şekilde yararlanmasının teminatıdır. Bu nedenle insan haklarına saygılı demokratik hukuk devletlerinde anayasalar bir kişiye, gruba ya da zümreye imtiyaz tanıyamayacağı gibi yurttaşlar arasında ayrımcılık yaratan hükümler de içeremez. Türkiye Anayasası da, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın gereği olarak “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesinde “herkesin kanun önünde eşit olduğunu” ve “devletin bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu” garanti altına almaktadır.
Anayasa’da Yapılması Teklif Edilen Değişiklikler Anayasa’nın Eşitlik, Laiklik ve İnsan Haklarına Saygılı Olma İlkeleriyle Temelden Çelişmektedir.
- Madde 24 bakımından: Değişiklik teklifi ile “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddeye “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacağı” ve “hiçbir kadının dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacağı ve bu nedenle kınanamayacağı, suçlanamayacağı ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacağı” hükmünün eklenmesi öngörülmektedir.
Söz konusu değişiklik teklifiyle 24’üncü maddeye eklenmek istenen ilk fıkra bakımından değerlendirilmesi gereken, Türkiye’nin gerek Anayasası gerekse taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri doğrultusunda kimseye din ve inanç temelli ayrımcılık yapmama ilkesi ile hali hazırda zaten yükümlü olduğu gerçeğidir. Öyle ki:
- Anayasanın 10’uncu maddesine göre, kimseye cinsiyet, din veya mezhep temelli ayrımcılık yapılamaz ve “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek” ve özellikle “haklardan yararlanmada kadınlarla erkekler arasında eşitliğin hayata geçirilmesini sağlamak” zorundadır. Bu husus getirilmek istenen anayasa değişikliği teklifinin madde gerekçesinde de net bir şekilde ifade edilmiştir: Gerekçede “ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir” denilmiş, “dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların maruz kaldığı ayrımcı uygulamaların Anayasa’ya aykırı olduğu” bizzat değişiklik gerekçesinde ifade edilmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü” başlıklı 9’uncu maddesi ile sözleşmenin “ayrımcılık yasağı”nı düzenleyen 14’üncü maddesine göre Türkiye tüm yurttaşlarının “din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile ibadet özgürlüğünü ve dinini veya inancını açıklama özgürlüğü de dahil olmak üzere düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü tesis etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte, Türkiye, tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) uyarınca, hiçbir kadının “politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlamaya maruz bırakılamayacağını” temin ve tesis etmekle hali hazırda yükümlüdür.
24’üncü maddeye eklenmek istenen her iki fıkra birlikte değerlendirildiğinde, değişikliğin din ve vicdan hürriyeti açısından hak alanını genişletici değil, tam tersine, hak alanını daraltıcı, ayrımcı ve laiklik ilkesiyle çelişkili nitelikte olduğu görülmektedir. Öyle ki:
- Değişiklik önerisi, her türlü dini inancın gereği olarak kullanılan dini sembol veya kılık kıyafete yönelik bir serbesti içermemekte, yalnızca İslam dinin belli bir mezhebine yönelik ve cinsiyetinden bağımsız olarak herkesin değil, yalnızca kadınların kullandığı başörtüsüne yönelik birtakım düzenlemeler öngörmektedir. Devlet, din ve inanç özgürlüğünün hayata geçirilmesinde yurttaşların sahip olduğu tüm din ve inançlara eşit mesafede durmakla yükümlüdür. Ne var ki, 24’üncü maddeye getirilmek istenen düzenleme ile din ve vicdan özgürlüğü yalnızca belli bir dini inanç üzerinden tarif edilmektedir. Fıkrada yalnızca kadınların başörtüsünün referans alınması kadın bedeni üzerinden son derece dar, ayrımcı ve laiklik ilkesi ile çelişir bir şekilde kılık kıyafete ilişkin devlet müdahalesinin önünü açmaktadır.
- Söz konusu düzenleme, kadınlar arasında da “başı açık-başı örtülü” ayrımı yapması açısından son derece tehlikeli ve ayrımcıdır. Türkiye tarihi boyunca farklı biçimleriyle var olan başörtülü kadınlara yönelik ayrımcılık, yine başörtülü ve başörtüsüz kadınların ve LGBTİ+’ların yıllardır süren ortak mücadelesi sonucu kazanımlarla sonuçlanmıştır.[1] Türkiye’de kadınlar dini inançları veya kılık kıyafeti fark etmeksizin gerek kamusal gerek özel alanda kadın oldukları için ayrımcılığa ve erkek şiddetine maruz kalmakta, patriyarka karşısında baskılanmakta, kamusal hayattan dışlanmaktadır. Kadınlar, sırf kadın oldukları için erkek şiddetine ve ayrımcılığa maruz kalırken, devletin yükümlülüğü, Anayasanın 10’uncu maddesinde açıkça belirtildiği üzere, kadınlar arasında hiçbir ayrım yapılmaksızın kadına yönelik erkek şiddeti ve ayrımcılıkla mücadele etmek ve kadınlarla erkekler arasında fiili eşitliğin hayata geçirilmesini sağlamaktır. Teklif, bu haliyle, erkeklerin, kadın bedeni üzerinde kurmaya çalıştıkları tahakkümün, kadınların ne giyip ne giyemeyeceklerine yönelik baskı ve normlarla kadınları hak özneliğinden ve kamusal alandan dışlamaya yönelik patriyarkal zihniyetin bir tezahüründen ibarettir.
- Madde 41 bakımından: Gündemdeki teklif ile değişiklik yapılması öngörülen maddelerden diğeri ise Anayasanın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddesine yöneliktir. Değişiklik ile maddeye “evlilik birliğinin ancak kadın ile erkeğin evlenmesi ile kurulabileceği” ifadesinin eklenmesi önerilmektedir.
- 41’inci maddeye getirilmek istenen değişiklik gerek Anayasaya gerekse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine açıkça aykırı ve ayrımcıdır; insan onuruna ve çoğulcu demokrasiye saldırı niteliğindedir.
- İlgili düzenleme, ilk bakışta evlilik birliğinin zaten ancak bir kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabileceğini hüküm altına alan Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince son derece gereksiz bir tekrarmış gibi görünse de, madde gerekçesine bakıldığında, değişiklik teklifinin evrensel insan hakları normlarına ve Anayasaya açıkça aykırı ve ayrımcı olduğu görülmektedir. Öyle ki madde gerekçesinde amacın “aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması” olduğu ifadesine yer verilmiştir.
- Madde gerekçesinde yer alan “sapkın akımlar” kısaca aileyi koruma altında bu yasa ile lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin kastedildiği, son 2 senedir iktidarın en üst kademeden yürüttüğü açık hedef gösterme ve nefret siyasetinden dolayı tüm kamuoyunun malumudur. Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes kanun önünde eşittir” ve devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmekle yükümlüdür. Anayasa’da güvence altına alınan eşitlik ilkesi gereği, bu yükümlülük lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kişiler için de aynen geçerlidir. Her ne kadar, maddede “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” birer ayrımcılık temeli olarak sayılmamışsa da, maddede yer bulan “ve benzeri sebeplerle” ifadesi gereği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık da eşitlik ilkesi kapsamında yasaklanmaktadır.
- Türkiye’nin taraf olduğu gerek Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmeleri başta olmak üzere Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmeleri, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca, insan haklarından yararlanmada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık yapılamayacağı son derece açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve bu temelde yaşanan hak ihlallerine ilişkin külliyat sayılabilecek kadar gelişmiş bir içtihadı bulunmaktadır.
- Anayasa’nın 41’inci maddesinin değişiklik gerekçesinde ifade edilen “sapkın akım” ifadesi, LGBTİ+’ların Anayasanın Madde 10 kapsamında eşitlik ilkesi korumasından dışlanması, nefret söylemi ile açıkça hedef haline getirilmesi, insan-dışılaştırılması, ve başta Medeni Kanun ve Ceza Kanunu olmak üzere mevzuatta ayrımcı ve insan haklarına temelden aykırı bazı değişikliklerin önünün açılması gibi son derece tehlikeli sonuçlar ve riskler taşımaktadır. Ayrıca, Anayasada LGBTİ+’lara yönelik olarak “sapkın akım” gibi bir ifadenin yer alması, mahkemelerin önüne gelen başvurularda hak ve hizmetlere erişimde cinsel yönelim ya da cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve hak ihlali tespiti yapmasının önüne geçecektir.
- Madde gerekçeleri Anayasaların yorumlanmasında tarihsel ve kültürel öneme sahip son derece önemli metinlerdir. Değişiklik teklifinin genel gerekçesinde “sapkın akım” ifadesinin dışında “kutsallık”, “kültür ve medeniyet anlayışı”, “güçlü aile”, “insan tabiatına uygun birliktelik”, “çürüme” gibi ifadelere yer verilmektedir. Tüm bu ifadeler evrensel insan hakları normlarıyla çelişmektedir ve iktidarın kadınlara ve toplumsal cinsiyet eşitliğine bakış açısını yansıtmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinin kaynağının toplumsal cinsiyet normları olduğunu reddeden, cinsiyetler arası tahakküm ilişkilerini görmezden gelen, kadınların toplumsal konumunu biyolojik özelliklerine indirgeyen bir bakış açısını dayatmaktadır. İnsan haklarına dayalı bir hukuk devletinin anayasasında yer verilmemesi gereken bu gibi muğlak ve ayrımcı ifadeler çoğulcu demokrasilere doğrudan bir tehdittir.
- Söz konusu değişiklik teklifi sadece anayasanın ruhuna ve evrensel insan hakları normlarına açıkça aykırı ve ayrımcı olmakla kalmayıp, anayasa yapım tekniği ve kamuoyunun gündemine getiriliş biçimi dolayısıyla da da kabul edilemez niteliktedir.
- Demokratik hukuk devletlerinde anayasa değişiklikleri toplumun tüm kesimlerinin aktif katılımı ile ve son derece özenle yürütülmesi gereken yasa yapım süreçleridir. Söz konusu anayasa değişikliği teklifinin hazırlanmasında hiçbir kadın, örgütüne danışılmamış, tasarı toplumla hiçbir şekilde paylaşılmamıştır.
- Söz konusu anayasa değişikliği, sıklıkla referandum ihtimali ile birlikte anılmaktadır. Demokratik bir hukuk devletinde temel hak ve özgürlükler hiçbir surette referandum konusu yapılamaz.
Konu kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların hakları başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlere geldiğinde Anayasayı uygulamayan, ihlal eden, Anayasaya aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınların en temel haklarını yok sayanların Anayasa değişiklik teklifini reddediyoruz. “Erken evlilik” ya da “küçüğün rızası” adı altında çocuk istismarının yıllardır yasal olarak önünü açmaya çalışan, her fırsatta toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadınların kazanılmış haklarına saldıran, LGBTİ+’lara yönelik her gün nefret suçu işlenen bu siyasi ortamda anayasa değişikliği yapılamaz. Kadınların bedenleri, LGBTİ+ların onurları, insan hak ve hürriyetleri siyasi malzeme yapılamaz. Devletin görevi, İstanbul Sözleşmesi’nin de vurguladığı üzere, bütünlüklü politikalar geliştirip uygulayarak şiddete maruz kalan kadın, çocuk ve LGBTİ+ları şiddetten uzaklaştırmak ve şiddet dolu ailelere hapsetmemektir Bu anayasa değişikliği teklifini temelden reddediyor, tüm kamuoyu ve muhalefeti bu teklife karşı durmaya ve hayır demeye çağırıyoruz.
İmzacılar:
- Adana Kadın Danışma Merkezi Sığınmaevi Derneği (AKDAM)
- Adana Kadın Platformu
- AĞ-DA Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dayanışma Ağı
- Akdeniz Antalya Aileleri Grubu
- Alevi Bektaş Derneği Kadın Meclisi
- Alevi Bektaşi Federasyonu Kadın Meclisi
- Alevi Kadınlar Birliği
- Anadolu Güç Birliği Konfederasyonu’ndan Kadınlar
- Anadolu Kadın Hareketi Derneği
- Anka Üreten Kadın Derneği
- Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği-GALADER
- Ankara Kadın Platformu
- Antakya Kadın Dayanışması
- Antalya Kadın Danışma Merkezi Ve Dayanışma Derneği
- Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği
- Avcılar Kadın Platformu
- Avrupa Alevi Kadınlar Birliği
- Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu
- Aydın Kadın Efeler Derneği
- Aydın LGBTİ+ Dayanışması
- Ayvalık Kadın İnisiyatifi
- Bir Kadın Bir Hayat Derneği
- Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu
- Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
- Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
- Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği
- Çağdaş Hukukçular Derneği Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu
- Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden Kadınlar
- Çanakkale Feminist Dayanışma
- Çanakkale Kadın Platformu
- Çanakkale Muaf LGBTİA+
- Çankaya Kent Konseyi Kadın Meclisi
- ÇEKEV Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği
- Çukurova LGBTİ Dayanışma
- Datça Kadın Platformu
- Demir Leblebi Kadın Derneği
- Demokratik Alevi Derneği’nden Kadınlar
- Demokratik Kadın Hareketi
- Denizli Kadın Platfomu
- Denizli LGBTİ Aileleri Grubu
- Denizli Soroptimist Kulübü
- Direnişin Renkleri
- DİSK Emekli-Sen Çanakkale Kadın Birimi
- DİSK Basın-İş’ten Kadınlar ve LGBTİ+’lar
- Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi
- Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu
- Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği
- Ege Kadın Buluşması Platformu
- Ekmek ve Gül
- Elder Kadın Danışma Merkezi El Emeğini Değerlendirme Derneği
- erktolia
- Eşit Yaşam Derneği
- Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu
- Ev Hanımları Dayanışma ve Kalkındırma Derneği (EVKAD)
- Feminamfi
- Feminart Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneği
- Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği
- Foça Barış Kadınları
- Genç Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Gençlik Çalışmaları ve Dayanışma Derneği
- Girişimci Kadınların Desteklenmesi Derneği
- Günebakan Kadın Derneği
- Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmalar Topluluğu
- Halkevci Kadınlar
- Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü
- Hatay Mor Dayanışma Kadın Derneği
- Havle Kadın Derneği
- HEVİ LGBTi+ Derneği
- İKUİR
- İnsan Hakları Derneği Kadın Komisyonu
- İnsan Hakları Derneği Aydın Şubesi Kadın Komisyonu
- İstanbul Kent Konseyi Kadın Meclisi
- İstanbul Üniversitesi Eşitlik Topluluğu
- İzmir Kadın Dayanışma Derneği
- İzmir Kent Konseyleri Kadın Meclisleri Birliği
- İzmir LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Grubu
- Kadın Adayları Destekleme Derneği Ankara Şubesi
- Kadın Çalışmaları Derneği
- Kadın Dayanışması
- Kadın Dayanışma Vakfı
- Kadın Hakları Derneği
- Kadın Haklarını Koruma Derneği Denizli Şubesi
- Kadın İşçi Dayanısma Derneği
- Kadın Koalisyonu Uluslararası Çalışma Grubu
- Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği
- Kadın Meclisleri
- Kadın Partisi
- Kadın Savunma Ağı
- Kadın Yazarlar Derneği
- Kadın Zamanı Derneği
- Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği
- Kadınlar Birlikte Güçlü
- Kadınlarla Dayanışma Vakfı – KADAV
- KAHDEM
- Kahraman Kadınlar Kooperatifi
- Kampüs Cadıları
- Karaburun Kadın Platformu
- Kaos GL
- Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
- KAZETE Kadın Gazetesi
- Keskesor Amed LGBTİ+ Oluşumu
- Keskesor Dersim LGBTİ+ Oluşumu
- Keskesor Van LGBTİ+ Oluşumu
- Kepez Özgür Kadın Dayanışması
- Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi
- Kırkyama Kadın Dayanışması
- Kırmızı Biber Derneği
- Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği
- Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği
- Kocaeli Kadın Platformu
- KuirAnka
- Kuir AYBÜ
- KuirMar (Marmara Üniversitesi LGBTİQAA+ Dayanışma Ağı)
- Kvinnofrigörelse I Förorten Stockholm
- Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği
- Lion Queer
- LİSTAG – LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği
- Lotus Kadın Dayanışma ve Yaşam Derneği
- Mardin Şahmaran Kadın Platformu
- Mavigöl Kadın Derneği
- Mersin Lgbt 7 Renk Derneği
- Mersin Bağımsız Kadın Derneği
- Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
- Mor Dayanışma Kadın Derneği
- Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
- Mor Sarmaşık
- Muamma LGBTİ+ Derneği
- Muğla Kadın Dayanışma Grubu
- Ordu Kadını Güçlendirme Derneği
- Özgür Renkler Derneği
- Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği
- Patiska – Yaşlılıkta Kadın ve Teknoloji Platformu
- Puduhepa e.V.
- Rosa Kadın Derneği
- Sensiz Bir Eksik Derneği
- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği
- Seyhan Kadın-Çocuk Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği
- Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD)
- Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Kadın Komisyonu
- Star Kadın Derneği
- Şanlıurfa Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği
- Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Kadınlar ve LGBTİ+’lar
- TJA (Tevgera Jinên Azad/Özgür Kadın Hareketi)
- Toplumsal Rehabilitasyon Derneği’nden Kadınlar
- Türk Kadınlar Konseyi Derneği Denizli Şubesi
- Türk Kadınlar Birliği
- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
- Türkiye Gazeteciler Birliği Kadın ve LGBTİ Komisyonu
- Türkiye İşçi Partili Kadınlar
- Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu
- TÜKD Antalya Şubesi
- TMMOB Adana İKK Kadın Çalışma Grubu
- TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu
- TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu
- Troida Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi
- TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu
- Uçan Süpürge Vakfı
- Urla Kadın Dayanışma Derneği
- Urla Kadın Platformu
- ÜniKuir Derneği
- Üniversiteli Feminist Kolektif
- Yalnız Yürümeyeceksin
- Yeni Demokrat Kadın
- Yeni Mahalle Kent Konseyi Kadın Meclisi
- Yoğurtçu Kadın Forumu
- 7 Renk LGBT Mersin
- 17+ Alevi Kadınlar
- 17 Mayıs Derneği
- 18 Haziran LGBTİ+ Dayanışma Derneği
- 29 Ekim Kadınları Derneği
- 78’liler Girişimi’nden Kadınlar
87 İnisiyatifi (87 Ayrımcılık ve Nefret Suçlarıyla Mücadele İnisiyatifi)’nden Kadınlar
[1] Türkiye’de Başörtüsü Yasaklarının ve Düzenlemelerinin Geçmişine yönelik bir inceleme için https://www.dogrulukpayi.com/zaman-tuneli/turkiye-de-basortusu-yasak-ve-duzenlemelerinin-gecmisi