Mor Bülten’in bu sayısında Afet için Feminist Dayanışma’dan Ezgi Karakuş ile Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin ardından yaptıkları çalışmalar ve depremin kadın ve LGBTİ+’lar üzerindeki etkileri hakkında konuştuk.
- Deprem sonrası nasıl bir araya geldiniz, ne tür çalışmalar yapmaya başladınız?
Depremin ardından ilk gün depremin boyutunu ve etkisini anlamaya çalıştık ve 6 Şubat akşamı feministler olarak hızlıca bir araya gelerek neler yapabileceğimizi konuştuk. Feministlerin hem 99 hem de Van depremindeki saha deneyimleri bu süreçte hızlıca örgütlenip aksiyon alabilmemize, politika üretebilmemize, bölgede ve İstanbul’da aktif görev alabilmemize büyük katkı sağladı.
Toplantının ardından çeşitli çalışma grupları oluşturduk. Aynı zamanda deprem bölgesine giden arkadaşlarımızın depremden etkilenen kadın ve LGBTİ+’ların sorunlarına ve ihtiyaçlarına yönelik güncel aktarımlarıyla İstanbul’dan dayanışmamızı örgütledik. Ayrıca çalışma yürütmesi gereken kurumlara sorumluluklarını hatırlattık, taleplerimizi dile getirdik.
7 Şubat sabahı AKP iktidarını ve muhalefeti hayat kurtarmak için yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdığımız ve daha fazla vakit kaybetmeden atılması gereken adımları belirttiğimiz bir metin yayınladık.
Deprem bölgesindeki menstrüel ürün, su, hijyen ürünleri gibi acil ihtiyaçlara dikkat çekerek buna dair kamu kurumlarını, markaları ve şirketleri sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdık.
Üniversite öğrencilerinin eğitim ve barınma haklarının hiçe sayılmasına, OHAL’e, göçmenlere yönelik ayrımcı ve ırkçı tutuma, enkaz altında hala hayat varken ve deliller toplanmamışken enkaz kaldırma çalışmalarının başlatılmasına, depremden etkilenen çocukların tarikat evlerine gönderilmesine, kar ve rant hırsına, geçici barınma/yaşam alanlarının sağlanmamasına dair metinler yayınladık.
Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya’daki kadın örgütleri ile haberleşerek kadınların ihtiyaçlarına dönük malzemeleri ulaştırdık.
Deprem bölgesinde depremden etkilenen kadınlar ile birlikte belirlediğimiz ihtiyaçlardan oluşan 2 Mor Tır Hatay’a, 1 Mor Tır ise Adıyaman’a ulaştı; mahalleleri ve köyleri dolaşarak, kadınlarla sohbet ederek, bir araya gelerek bu ihtiyaçları ulaştırdık. Adıyaman’da kadın çadırını kurduk ve burada depremden etkilenen kadınlar ile feminist dayanışmayı büyütmeye devam ediyoruz.
- Bu süreçte kadınların ve LGBTİ+’ların karşılaştığı sorunlar nelerdi?
Kadınların depremde hayatını kaybetme sebepleri arasında ilk karşımıza çıkan şeyler deprem yaşandığı anda kadınların öncelikle evde bakım verdiği kişi/kişilerin odasına koşması ya da kıyafeti, başörtüsü nedeniyle hemen evden çıkamaması. Depremden önce de hane içindeki çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kadınların üzerindeyken depremin ardından en temel ihtiyaçlara dahi erişimin mümkün olmadığı bir koşulda katlanarak artan bakım yükü ve ihtiyaçları sağlama sorumluluğu yine kadınların omuzlarına yüklendi. Pede, hijyen ürünlerine, iç çamaşıra erişimin birçok açıdan zor olması, koordinasyonsuzluk nedeniyle bu ürünler varsa da dağıtımının yapılmaması ya da bu dağıtımın yalnızca erkek gönüllüler/çalışanlar tarafından yapılması gibi nedenlerle kadınların en temel ihtiyaçlara erişimi ya çok zor oldu ya da hiç mümkün olmadı. LGBTİ+’lar güvenlik kaygısı nedeniyle dağıtımların yapıldığı noktalara gidemedi ve ihtiyaçlarına erişemedi. Çadır dağıtımı yapılırken tek yaşayan kadınlara ve LGBTİ+’lara çadır verilmedi.
Çadırkent kurulumlarının kadınları ve LGBTİ+’ları gözetilmeden yapılması; çadırların aralarında hiç mesafe olmadan yerleştirilmesine, kadınların kullanabileceği ortak alanların olmamasına, tuvaletlerin ücra ve karanlık yerlere yapılmasına, çadırkentte aydınlatmanın olmamasına, yeterli sayıda, temiz ve erişilebilir tuvalet ve duşun yer almamasına neden oldu. Temiz, erişilebilir ve güvenli tuvaletlerin olmaması nedeniyle kadınlar vajinal hastalıklar ve idrar yolları enfeksiyonu ile karşı karşıya kaldı.
Afet bölgesinde erkek şiddetine maruz kaldıklarında kadınların var olan mekanizmalara erişiminde yaşadıkları zorluklar, bölgede sığınakların bulunmaması, önleyici herhangi bir eylem planının olmaması çok önemli bir sorun. Kadın istihdamı zaten düşükken deprem ile birlikte yaşam alanlarının yok olması depremden etkilenen kadınlar için bağımsız ve özgür bir hayat kurmayı daha da zorlaştırdı.
Göçmen kadınlar ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kaldıkları için toplu yemek dağıtımları dışında birçok yardıma erişmekte zorluk yaşadı. Dil bariyeri nedeniyle ailedeki bir kişiye ihtiyaç duymaları ihtiyaçlarını aktarabilmeyi ve iletişim kurabilmeyi zorlaştırdı.
- Kadınlar ve LGBTİ+’lar özelinde uzun vadeli neler talep edilmeli ve nasıl önlemler alınmalı?
Çadır ve konteynerlerde temiz suya, hijyene ve temel ihtiyaçlara erişimin olması gerekir.
Kadın sağlığı, üreme sağlığı alanında gerekli sağlık hizmetlerine ulaşılabilir olmalı.
Kadınların ev işi ve bakım yükünü azaltacak çamaşırhane, aşevi, çocuklar için oyun ve etkinlik alanları oluşturulmalı.
Kadınların ve LGBTİ+’ların var olan yaşam alanlarında bir araya gelebilecekleri güvenli ortak alanların oluşturulması elzem.
Erkek şiddetine karşı gerekli önlemlerin alınması ve acil eylem planı oluşturulmalı. Tüm yaşam alanlarında kadınların erişebileceği danışma merkezleri kurulmalı ve dil farklılığı gözetilerek tercüman desteği sağlanmalı.
Göçmen, mülteci, roman kadınların ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kalmasının önüne geçebilecek kapsayıcı önlemlerler alınmalı.
Eğitimine devam edemeyen, aileye mecbur bırakılan, gelecek endişesi içinde olan genç kadınların desteklenmesi sağlanmalı.
Konteyner ve çadırkentler güvenliği sağlayacak şekilde çevrelenmeli ve yeterli ışıklandırma olmalı.
Yaşam alanlarının dışı için de ücretsiz toplu taşıma sağlanmalı.