Bakım emeği: Toplumları ve ekonomileri ayakta tutan, bir yandan çocuk, yaşlı, hasta ve engelli bakımını, bir yandan da yemek-temizlik-çamaşır-bulaşık gibi ev işlerini kapsayan işlere harcanan emek. Birileri bu işlere her gün zaman ve emek harcamasa ne toplum kalır ne ekonomi; zamanını ve emeğini ortaya koyanlar da dünyanın her yerinde genelde kadınlar. Kadınlar bu işleri ya doğrudan kendileri yapıyor (isteyip istemediklerine bakılmaksızın, ücretsiz, izinsiz/tatilsiz ve sosyal güvencesiz olarak), ya da dolaylı olarak başka birilerinin (ki bu birileri yine başka kadınlar) yapmasını organize ve takip ediyorlar. Öyle veya böyle, bu işler kadınların sorumluluğu olarak görülüyor. Pek çok kadın bu konuda herhangi bir tercihte bulunamadığı gibi, bu işleri yapmayı reddetmek şiddete kadar uzanan olumsuz sonuçlara yol açabiliyor.
Buraya kadar yeni bir şey yok. “Görünmeyen emek, sesini yükselt!” kadın hareketinin çok eski ve iyi bilinen sloganlarından biri. Sadece Türkiye’de de değil: İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın bakım emeğini konu alan Ocak 2020 tarihli raporuna göre, dünya çapında 15 yaş ve üstü kadınların herhangi bir ücret almadan yaptıkları bakım işlerinin mali değeri yılda en az 10,8 trilyon doları buluyor. Bu miktarı her ülkede, devletlerin ve işletmelerin cebinde kalan bir miktar olarak görmek mümkün.
Bu küresel altyapının üstüne Covid-19 salgını binince ne oldu peki? #Evdekal çağrısı önemli olduğu kadar gerekli, ama bu durum bakım emeği bağlamında hayata nasıl yansıdı?
Dışarıdan eve giren insan olsun patates olsun, sabun ve dezenfektan ile temizliğe, çamaşıra harcanan zaman arttı. Çocuklar (varsa) yaşı ne olursa olsun, bakım/eğitim/oyun/duygusal destek bağlamlarında kadınlar sorumluluk üstlendi. Zaman zaman ev dışından tedarik edilen hizmetler (temizlik, yemek söyleme) erişilmez hale geldi, ev içi üretim arttı. Hasta, yaşlı, engelli bakımına yönelik sağlık hizmetleri de eve sıkıştı. Geçmişte 7/24 aynı ortamı paylaşmayan aile üyelerinin yaşamı tehdit eden bu salgın sırasında sürekli aynı dört duvar arasında olmasının bir yandan gerginliklere, bir yandan da can sıkıntısı yüzünden sinir bozukluğuna yol açtığı durumlarda, kadınlar devreye girip ortamı yatıştırdı. Uzun lafın kısası, günlük hayatı salgın koşullarına uyumlandırma görevini—Türkiye’de ve dünyada—yine kadınlar üstlendi. Ancak şu da var: Türkiye dahil pek çok ülkede Covid-19 sırasında bakım emeğine dair bilimsel araştırmalar yapılmaya başlandı. Elde edilen ilk bulgular, kadınların görünmeyen ev içi emeğini artık göz ardı edilemeyecek kadar görünür kılar nitelikte. Kadın hareketinin bu yöndeki geçmiş çabalarını bu yeni bulgularla harmanlayıp toplumsal yapıyı dönüştürme çabalarımıza hız kazandırmak, bizi bekleyen işlerden sadece biri.
*Covid-19’un kadınları farklı biçimlerde nasıl etkilediğini Derneğimizin kurucularından Prof. Dr. İpek İlkkaracan’ın “Covid-19, Bakım Ekonomisi Krizi ve Kadın Emeği” adlı konuşmasında ve Prof. Dr. Deniz Kandiyoti’nin Gazete Duvar’a verdiği röportajda daha kapsamlı olarak inceleyebilirsiniz.