Dünyadan

Covid-19’la Birlikte Cinsel ve Bedensel Haklar Konusunda Dünyada Yaşanan Olumsuz Gelişmeler

Covid-19 ile birlikte dünyadaki eşitsizliklerin daha da derinleştiğine, gelir adaletsizliklerinin arttığına, temiz gıda, su ve barınma hakkına erişim başta olmak üzere pek çok temel hak ve ihtiyacın karşılanmadığına tanık oluyoruz. Bu süreç, bize neredeyse tüm devletlerin halk sağlığından ziyade ekonomiyi gözettiğini ve en yoksul, en dezavantajlı grupların çoklu ayrımcılıklara ve hak ihlallerine maruz kaldığını gösterdi. Salgının yarattığı kapatılma koşulları otoriterleşme eğilimindeki ülkelerin bu yoldaki adımlarını daha hızlı atmalarına elverişli bir ortam hazırladı. Tüm dünyada toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılık ve şiddet pratikleri artma eğilimindeyken, birkaç iyi örnek dışında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik mekanizmaların dayanıksızlığına şahit olduk. Salgınla birlikte alınan karantina tedbirleri toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti derinleştirirken, cinsel ve bedensel haklara erişim konusunda da kaygı verici gelişmeler yaşanıyor.

Cinsellik ve doğurganlık sağlığı ve haklarına erişim, kadınlar, LGBTİ+’lar ve HIV+’le yaşayanlar için hayati önem taşımakta. Örneğin, kürtaj, doğum kontrol yöntemleri, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve HPV ile HIV tanı ve tedavisi, beden uyum süreçleri için gerekli sağlık hizmetlerine erişim, doğum sonrası bakım gibi meseleler, en az salgının etkileri ve salgınla mücadele kadar önem taşıyan sağlık ve insan hakları konuları. BM Nüfus Fonu’nun tahminine göre, Covid-19’a ilişkin hasar ve karantina önlemleri 6 ay daha devam ederse, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yaklaşık 47 milyon kadın modern doğum kontrol yöntemlerinden faydalanamayacak.[1] Bunun sonucunda da istenmeyen gebeliklerin artması söz konusuyken, otoriter devletler tarafından kısıtlanan kürtaj hizmetleri, bu hakka erişemeyen kadınların merdiven altına yönelmesine neden olabilecek, dolaysıyla kadınların hayatını riske atacak.

Bazı otoriter ve sağcı hükümetler bu krizi yasal değişiklikler, ayrımcı politikalar ve söylemler aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmek üzere adeta fırsata çeviriyor.  Başta Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) olmak üzere hükümetlerarası kurum ve mekanizmalara yönelik saldırı ve baskılar artıyor. Bunlardan en öne çıkanı Trump yönetimindeki ABD’nin uygulamaları. Küresel bir salgınla baş etmeye çalıştığımız bu dönemde, Trump yönetimi ABD’nin dış politikasına uygun davranmadığı gerekçesiyle, Dünya Sağlık Örgütü’ne verdiği fonları sürekli olarak dondurmakla ve DSÖ üyeliğinden çıkmakla tehdit ediyor. Haziran ayında Brezilya devlet başkanı Bolsonaro da benzer bir açıklama yaparak, Brezilya’nın da DSÖ’den çekilebileceğine işaret etti. Küresel pandemiye karşı mücadeleyi zayıflatan bu tür milliyetçi ve otoriter tavırlar, Trump yönetiminin bu sefer BM Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yazdığı mektupta Covid-19’a ilişkin Küresel İnsani Yardım Planı’ndan (HRP) cinsellik ve doğurganlık sağlığı ve hakları referanslarının çıkarılmasını istemesiyle başka bir boyut daha kazandı. Daha evvel, kürtajla ilgili hizmet sağlayıcı çalışmalar ve savunuculuk çalışmaları yapan örgütlerin fonlarını kesen Trump yönetimi bu sefer de, salgın döneminde en temel insan hakları olan cinsel haklar ve doğurganlık haklarının kısıtlanması için böyle bir adım atmış oldu.

Salgın süresince Trump yönetimi kadınların ve transların sağlık hizmetlerine eşit bir şekilde erişimini kısıtlayacak başka bir uygulamaya daha imza attı. Trump yönetimi kadınlara ve translara kürtaj ve diğer sağlık hizmetlerini vermeyi reddederek ayrımcılık yapan sağlık çalışanları ve sigorta şirketlerinin federal fonlardan yararlanmasını yasaklayan hükmü kaldırdı; böylece pratikte pek çok ayrımcılığa ve hak ihlaline uğrayan kadınlar ve translara sağlık hizmetlerine erişim konusunda net bir şekilde ayrımcılık yapılmasının önünü açmış oldu.

ABD’de durum böyleyken, Polonya da zaten oldukça dar bir kapsamı olan kürtaj yasasını daha da daraltmak, tamamen erişilmez kılmak için uzun zamandır uğraşıyor. 2016 yılında Polonya hükümeti kadınların kürtaj hakkını neredeyse tamamen engelleyecek olan bir yasa teklifini Meclis’e getirmek istemiş, Polonya’daki feministlerin başını çektiği Siyah Protesto (Black Protest) eylemleri ulusötesi feminist dayanışmanın en güzel örneklerinden birine dönüşmüş ve teklif geri çekilmişti. Covid-19 salgınında benzer bir teklif Kürtajı Durdurun (Stop Abortion) kampanyasıyla 15-16 Nisan tarihlerinde Polonya Parlamentosuna yeniden getirilmek istendi. Salgına rağmen kadınların güçlü protestoları ve uluslararası dayanışma sonucu teklif yasalaşmadı.

Macaristan ise uluslararası insan hakları yükümlülüklerini çiğneyerek, doğumda atanan cinsiyet kayıtlarının, yani kimlikteki cinsiyetin değiştirilmesini imkânsız kılacak bir yasayı geçirdi. Yeni yasa, Macarcada hem cinsiyet hem toplumsal cinsiyet anlamına gelen “nem” kelimesinin anlamını kişinin doğuşta atanan cinsiyet kimliğine atıfta bulunacak şekilde “biyolojik cinsiyet, birincil cinsiyet özelliklerine ve kromozomlara dayanır” diyerek, yeniden tanımladı. Aktivistlerin  #Drop33 etiketiyle protesto ettikleri teklif hem Macaristan’dan hem de dünyadan gelen tepkilere rağmen yasalaştı.[2] Bu yasaya göre doğuşta atanan cinsiyet ömür boyu değiştirilemeyecek, bu da transların ve intersekslerin yaşadıkları hak ihlallerini artıracak, ayrımcılıkları daha da pekiştirecek sonuçlar getirecek.

Sağcı ve otoriter hükümetlerin kadın ve LGBTİ+ haklarına yönelik saldırıları salgın döneminde de devam etti. Toplumsal cinsiyet karşıtlığında birleşen otoriter hükümetlerin ajandalarında yer alan ve kadınların ve transların beden özerkliğini hedef alan, ayrımcılığı güçlendirecek uygulamaları bu dönemi fırsat olarak kullanarak hayata geçirdiğini gördük. Uluslararası kadın ve LGBTİ+ mücadelesi ise tüm bu saldırılara karşı var gücüyle direnmeye devam ediyor.

[1] BM ve DSÖ’ye destek için uluslararası sivil toplum örgütlerinin imzaladığı mektubun linki: https://iwhc.org/wp-content/uploads/2020/05/CSO-letter-in-support-of-UN-and-WHO_20May2020.pdf

[2] https://twitter.com/velvelemelvele/status/1262645888880607233

 

35. Sayıyı Görüntüle >

Yorumları Görüntüle

Yanıtla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

EN ÇOK OKUNANLAR

Copyright © 2020 Kadının İnsan Hakları. Tüm Hakları saklıdır.
Mor Bülten, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nin süreli yayınıdır. Mor Bülten'de yazar ismi ile yayınlanan yazılardaki görüşler yazara aittir ve bunların derneğimizin görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Yukarı