Kadınlardan

“Var Olsun KADIN DAYANIŞMASI, Yaşasın Örgütlü MÜCADELEMİZ!”

Sevgili kadınlar, bu yeni gelen yıldan önce size ufak bir not bırakayım istedim!

Uzun yıllar boyunca kendinin farkında olmadan yaşayan bizlerin iz düşümünden kısa kısa notlar.

Onlarca sorunun karşısında mücadele edersin. Bu sorunların seninle ilgisi olmasa dahi haksızlığa uğramış kesimler için – tam da karşılığı – saçını süpürge ederken (uçan süpürgesindir zaten) kim olduğun hiç aklına gelmez.

Yaşanmışlıkların o soru ile gelir gözünün önüne hala tarifini yapan erillerin iki dudağı arasından çıkan “kadın” ibaresi kulağında çınlar. İhtiyaçları dahilinde kadını şekillendirir ve biçime sokarlar. 

Kimler mi? 

Yüzyılların geleneksel iktidarı, hayat hikayelerimizi yazan iktidar hep eril. Aslında eşitsin ancak seni bazen ana, bazen evlat, bazen temizlik-yemek işlerine bakan görevli, bazen bütün bunların hepsi olarak görürler. Vurur bütün heybeleri omzuna, içine taşıyacağından fazla yük doldurarak. Belki bu yükün farkında olmadan benim görevim bunlar diyerek tüketir insan ömrünü böylesine yaşayarak!

Yaşamadan ölenlerdensindir artık, ADIN DA KADINDIR.

Ve ben de kadınım.

Yaşamın belki de belirli bir zamanında tak eder yüreğine, fışkırır ve isyanı haykırırsın, “anlayın KADINIM BEN, KADINIM”.

“Ben varım,” dersin. Bu isyan insanı cinsiyetini tanımaya, kadın kimliğinin yaşam içinde yok sayılmasına, katliamlara, tacizlere taşır seni; kapılıp gidersin. Koca bir okyanusta aslında tek olmadığının farkına varırsın. Ama kimin elini tutacaksın, kimi o dalgalardan nasıl kurtaracaksın, yoksa birbirimizi çekip birlikte mi batacağız; bu duygular zihnimi sarar. El ele vermeye, birlikte yürümeye, birlikte yol almaya gereksinim vardır.

Bu duygular ile boğuşurken aklına tek şey gelir: ÖRGÜTLENME, KADIN ÖRGÜTLENMESİ.

Kadın dayanışmasına ihtiyaç vardır; dünyanın her yerinde yaşayan kadınların tek yürüyüş yoludur bu dayanışma yolu.

Dünyanın neresinde feryat eden bir kadın varsa veya dünyanın neresinde içine gözyaşı akıtan kadın varsa, işte o sensindir artık.

Kararlısındır;  ben, bana sahip çıkmalıyım.

Yerel yönetimler bunun için yol açan oldu. KİHEP’le tanışmam da kadınların yaşamlarını idame ettirmek için bir araya geldiği bir süreçte oldu.

Uğradığım haksızlıkların farkındaydım, yıllardır bunun kavgası ve mücadelesi içindeyken eksikliklerimin de farkına vardım. Örgütlü eril güç ve eril devlet karşısında daha donanımlı ve daha güçlü olmalıydım. 

İsyanım ve kavgam sadece kendim için değil, kızım ve torunlarım için de olmalıydı. Adım atarken yalnız değildim, sağlam adım atmak için el ele tutuştuğumuz kadınlarla aramıza kimse girmemeliydi ve BU ELLERİ KİMSE AYIRAMAMALIYDI.

Eller ve adımlar, “bizi biçimlendiren dünyanın içinde beraber yürümeliyiz, beraber koşmalıyız,” diyordu. Kaynaşmalıydık, TEK EL ve TEK ADIMA dönüşmeliydik.

İsyanımız büyüktü. Bu isyanın kaynağı neydi?

Bu kaynağı kurutmak bilgi isterdi ve buna karar verdiğimde çok mutlu olduğum yeni bir dünya ile tanıştım. “Ast”ın ve “üst”ün olmadığı bu dünyada, farklı gibi görünen hikayeler vardı. Ancak anlatılan yaşam öyküleri meydana döküldüğünde, diğer kadınların dünyasında bir sürü acı ve anıya dokunuyordu. Her toplantıda, kadınların gözlerinin içine bakınca derin yaraların izleri ile karşılaşmak mümkündü. 

İZLERİ KİMLER BIRAKMIŞTI?

O izleri bırakanlar farkında mıydı yaşadığımız bu acılı dünyanın? 

Bu soruların yanıtını bilmem ama ben KADINDIM, vardım ve benim gibi milyonlarca KADIN VARDI.

KİHEP toplantıları başladı. O gün bir araya gelecek olmanın heyecanı ve mutluluğu ile ayaklarımız bizi mekana götürüyordu. Toplantıya katılmayan var mıydı? Neden katılmamıştı? Bir sorunu mu vardı?

Benlerin varlığını yok etmeden, bütün benler, biz olmuştuk. Bu yolda bir başka kadın adına konuşup onun dünyasında mevcut olanları söylemesine müdahale etmeden yürüyecektik. Bu çok bilmediğim bir duyguydu. Her konuşmama biz kadınlar diye başlayarak farkında olmadan bazı kadınların sözünü kestiğimi ilk toplantıda öğrenmiş oldum.

Gözlerimizle  ve gönüllerimizle de buluşacaktık ama göz renklerimizin farklılıklara sahip olduğunu bilecektik.  Her ders ayrı bir öğretiydi, zenginleşiyorduk belki de acılarla. Zenginleşmemiz birlikteliğimizin yanı sıra öğrendiklerimizden kaynaklanıyordu. 

Teşekkürler bize öğretmen edası ile yaklaşmayan Dide’ye, teşekkürler KİHEP’e, en çok teşekkür de yeni dünyamın yeni kadınlarına.

Var olacağız birlikte yürüyerek. Yolumuzu, yolsuzlara teslim etmeden. Erillerin düzenine teslim olmadan ve asla kendi kurdukları ve yazdıkları dünyanın sahiplerine boyun eğmeden.

Açtığımızı zannettiğimiz yol yalnızca bize ait değil, yüzyıllardır bu yolda bir çok kadın yürümüş; geçmişten teslim aldık ve elbette başka kadınlara teslim edeceğiz.

Var olsun KADIN DAYANIŞMASI,

Yaşasın örgütlü ve bilinçli MÜCADELEMİZ!

37. Sayıyı Görüntüle >

Yorumları Görüntüle

Yanıtla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

EN ÇOK OKUNANLAR

Copyright © 2020 Kadının İnsan Hakları. Tüm Hakları saklıdır.
Mor Bülten, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nin süreli yayınıdır. Mor Bülten'de yazar ismi ile yayınlanan yazılardaki görüşler yazara aittir ve bunların derneğimizin görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Yukarı